• TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK ve SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI

Tarhan Erdem - "Artık adım atalım" (Radikal - 14.03.2006)

Tarhan Erdem - "Artık adım atalım" (Radikal - 14.03.2006)

YAYIN TARİHİ: 14.03.2006

http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazarYazisi&ArticleID=774320&Yazar=TARHAN ERDEM&Date=27.03.2009

Cumartesi günü Kürt Konferansı'yla, TÜSES'in, 'Necat Erder'e Armağan' toplantısı çakıştı. Çalışkan, üretken, gerçekçi Necat Erder ve sevenleriyle birlikte üç-dört saat birlik olma imkânını kaçırmak istemedim; iyi de oldu, TÜSES'in iyimserlik yayan başkanı Mehmet Ural'ın kadirbilirliğini alkışlayabildim. Sonradan öğrendim, Kürt Konferansı'na davetliler katılabiliyormuş, gitseydim, kapıdan dönecekmişim. Gazetelerde, 'Sivil ve Demokratik Çözüm Arayışları 1 - Türkiye'nin Kürt Meselesi' başlıklı konferanstaki konuşmalardan özetler vardı. Anladığım, konuya uygun ve birbirini tamamlayan doğru bir takım kurulmuş. Yıllarca anlamsız suçlamalarla çektiği eziyet karşısında yıkılmayan ve bugünleri görmemizde katkısı bulunan İsmail Beşikçi'nin konuşması herhalde dinleyenleri heyecanlandırmıştır; bu anıt adamı kaçırdığıma üzüldüm. İlk toplantıda sorunun tanınmasına ve tanımlanmasına yönelen konulara ağırlık verilmiş. 'Ne yapılmalı?' sorusunun cevabı pazar günkü oturumda, aranmış olabilir; konuşulanları bugün okuyacağız.Tarihi gelişme ve temel unsurların tanınmasının gereğini ve önemini unutmadan, bunları çok önceden konuşmamız gerektiğini hatırlamalıyız. Şimdiye kadar, sorunun bilinmesi gereken bütün öğelerini öğrenmiş, işin tarih ve felsefe kısmını geçmiş olmalıydık; bunlar siyasal kültürümüzün malı haline dönüşmeliydi. Konferansta konuşulanların değerini bilmiyor değilim, çok geç kaldığımızı söylemeye çalışıyorum. Ben, 'Ne yapılmalı?' sorusunu konuşma zamanının geldiğini, hatta kaçırmakta olduğumuzu sanıyorum. Yapılacakları hızla tartışıp, uygulama başlanmazsa, halkımızın çoğunluğunun önyargıların içine sürüklenmesi yakındır. Artık, düşünceleri fazla uzatmadan hızla söyleyip, yapılması gerekenlerin üzerinde uzlaşım sağlamaya çalışılmalıdır. Yıllardan beri söylediklerimi tekrarlamakta sakınca görmeden; atılacak ilk üç adımı yazayım: 1/ Anayasa'nın 126 ve 127'nci maddelerini değiştirip, hızla demokratik yerinden yönetime geçmek; 2/ Milletvekili seçimi kanununda barajı indirmek; 3/ Belediye başkanlığı seçimlerinde iki turlu sisteme geçmek. Bunlar, Kürt sorununun çözümünün olduğu kadar, bütün ülkenin demokratikleşmesi için de gereken koşuldur. Bu üç adım atılırsa, diğer yararları yanında; 1/ Kürt sorununun halk üzerindeki etkisi azalır; 2/ Kürt sorununun yarattığı diğer sorunlar, demokratik siyasal hayat içinde çözüm yoluna girer. AKP iktidarı ilk yılında yerinden demokratik yönetim istediğini söyleyerek, kamu yönetiminde değişiklik üzerinde çalıştı; hatta tam olmamakla birlikte ileri kanunlar da çıkardı. Bazı kesimler ve kurumlar bu adımlara karşı çıkınca iktidar partisi, yerinden demokratik yönetim fikrini, bütün halkın katıldığı siyasal tartışma konusu haline dönüştürmedi, bölük pörçük değişiklikle yetindi!Anamuhalefet ise, kanunların görüşülmesi sırasında ve sonrasında demokratik yönetimi savunmadığı gibi, karşısında vaziyet aldı. Siyasal partiler sahip çıkmadığı için halk da öğrenmediği bir sisteme sahip çıkmadı. Barajın indirilmesiyse, temsili demokraside adaleti sağlayacak temel unsurdur. Ne yazıktır ki iktidar partisi de, anamuhalefet partisi de barajı sürdürmek kararlarını açıklamışlardır. Barajın indirilmesine karşı çıkanların, nelere davetiye çıkardıklarını anlama zamanı geçmektedir.