• TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK ve SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI

Ahmet Taşgetiren - Sorunlu Duruş (Yeni Şafak - 04.03.2004)

Ahmet Taşgetiren - Sorunlu Duruş (Yeni Şafak - 04.03.2004)

YAYIN TARİHİ: 04.03.2004

http://www.yenisafak.com.tr/arsiv/2004/mart/04/atasgetiren.html

Atatürkçü Düşünce Derneği dün Ankara'da halifeliğin kaldırılışının 80'inci yıldönümü dolayısıyla bir panel düzenledi. Panele kuvvet komutanları da katıldı.

Panel sonrasında "Ulusal uyanış ve birlikteliğe çağrı" başlıklı bir bildiri yayınlandı.

Bildiride şöyle deniliyordu:

"Ulusal uyanış hareketi; Atatürk ilke ve devrimlerini etkisizleştirmek, Anayasa'da tanımlanmış dünya görüşünü değiştirmek ve Türkiye Cumhuriyeti'ni bölüp parçalamak, millet ve ulus devlet anlayışını ortadan kaldıracak milli hedef ve menfaatlerimize ulaşmamızı engellemek amacındaki güçler ve odakların bertaraf edilmesini amaçlamaktadır."

Bildiri özetle böyle.

Milliyet'in bu çevrelerin nabzını iyi tutan yazarı Fikret Bila, "Bu etkinlik bir dizinin başlangıcı, ilk adımı gibi görülüyor" diyor ve Denktaş'ın Ankara'ya gelişi dolayısıyla yapılan etkinlikleri de dizinin bir uzantısı olarak değerlendiriyor. Bila yazısında "panel yeni bir sürecin ve muhalefet anlayışının başlangıcı sayılabilir" ifadesiyle de, bir başka boyut sergiliyor.

"Ne oluyor?" sorusunun sorulması yadırgatıcı olmaz.

Çünkü Atatürkçü Düşünce Derneği 28 Şubat sürecinde neredeyse özel itina ile büyümüş bir yapı. İdeolojik muhtevasının 28 Şubat çizgisini yansıttığı biliniyor.

İşte böyle bir derneğin, bir mahalli seçim öncesinde, TÜSES'in yaptığı en taze kamuoyu yoklamalarına göre AKP'nin oylarını yüzde 56'ya çıkaracağının, ana muhalefet partisi CHP'nin ise ciddi bir oy kaybıyla yüzde 12'lere düşeceğinin anlaşıldığı bir zamanda, kuvvet komutanlarının da katılımıyla "devrimler odaklı" bir toplantı yapması "Ne oluyor?" sorusunu sorduracak bir gelişmedir.

Bildirinin üslubu önemli.

Bildiri bildik bir öfkeyi yansıtıyor.

Ve bildiri birtakım güçlerin "bertaraf edilmesi"ni amaçlıyor.

Ne demek bertaraf etmek?

Hukuk devletinde "bertaraf etmek" diye bir üslup var mı?

Kim kimi nasıl bertaraf edecek?

Aslında bir sivil toplum kuruluşunun demokratik bir tepki geliştirmesinden daha tabii bir şey olamaz.

Atatürkçü Düşünce Demeği de, zaman zaman bu tarz etkinlikler yapıyor.

Hiç şüphesiz bu etkinliğin özel yanı komutanların iştirakidir.

Soru şu:

Bildirinin "bertaraf etme" üslubu ile, komutanların iştiraki arasında bir alaka var mı?

Bu sorunun diğer şekli şöyle olabilir:

-Komutanlar niye orada?

Yoksa bir zamanlar (yani 28 Şubat sürecinde) CHP lideri Baykal'in yorumladığı biçimde "sivil eylem" içinde yer almış mı olmaktalar?

Yoksa Hasan Cemal'in pişmanlıkla hatırladığı Doğan Avcıoğlu'nun sivil-asker aydın eylemiyle bir iktidar değiştirme sürecine iştirak etmiş mi olmaktadırlar?

Türkiye, "askerin konumu" açısından sorunlu bir ülke. Zaman zaman asker halk iradesini solluyor ve yönetime el koyuyor. Zaman zaman da el koymak yerine, "el koyabiliriz" korkusunu salarak sonuç almaya çalışıyor. Ama her halükarda halk iradesine rağmen hareket edebilecek bir "askeri odak"ın mevcut bulunduğu intibaı saklı tutulmak isteniyor.

Şu soruyu da soralım:

-Şimdi ne yapmalıyız? Eyvah, asker gene hareketli diye endişelere mi kapılmalıyız?

Bir soru daha:

-Bütün bunların Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin demokratikleşme yolunda ciddi adımlar atıldığı gerekçesiyle Türkiye'yi izleme kararını kaldırdığı bir günde olması daha da ilginç değil mi? Ve aynı Avrupa Konseyi kararında seçim barajlarının yüksekliği yanında sadece askerin hâlâ siyaset üzerindeki etkinliğinin devam ettiği not edilmişken böyle görüntüler vermek...

Bir soru daha:

-TÜSES'in kamuoyu araştırması Türk halkının büyük çoğunluğunun "Türkiye iyiye gidiyor" kanaatinde olduğunu ortaya koymuşken, bu kara tabloları çizip harekete geçmek ne tür bir demokratik anlayış oluyor? Kim adına?

Yadırgıyorum.

Bir soru daha:

-Yarın geniş halk kitleleri bu tavrı kınamak üzere sokağa çıkmaya karar verirse ne olacak? Komutanlar o zaman nerede duracak?