• TÜRKİYE SOSYAL EKONOMİK ve SİYASAL ARAŞTIRMALAR VAKFI

Zeynep Atikkan - Muhalefetsizlik… (Akşam - 04.03.2004)

Zeynep Atikkan - Muhalefetsizlik… (Akşam - 04.03.2004)

YAYIN TARİHİ: 04.03.2004

http://www.aksam.com.tr/arsiv/aksam/2004/03/04/yazarlar/yazarlar187.html

Son günlerde çeşitli kamuoyu yoklamaları yapılıyor ve malum olan ortaya çıkıyor. En son sosyal demokrat eğilimli TÜSES'in anketi yayımlandı. Anketin sonuçlarına göre bugün genel seçim yapılsa AKP oyların yüzde 52.50'sini alacak. Yani AKP Hükümet partisi olmasına rağmen hızla büyüyor.
Muhalefet ise aşınıyor. TÜSES'in anketi bugün genel seçim olsa CHP'nin yüzde 11.8'e gerileyeceğini ortaya koyuyor. Diğer partiler arasında yüzde 4'ü bulan yok.
Bu tablonun adı muhalefetsizlik. Demokrasileri 'demokrasi yapan' çoğulculuğun yok oluşu!
Muhalefetsizlik, halkı her şeyin iyiye gittiğine inandırmaya and içmiş olan medyayı bile rahatsız etmeye başladı. Son zamanlarda 'muhalefetsiz demokrasi olmaz' yazılarının sayısı artıyor. Ufak tefek muhalefet modellerinin, potansiyel muhalefet liderlerinin de promosyonu yapılmaya başladı. AKP'yi merkez sağa monte etme çabasının yanısıra (medyadaki bazı siyaset mühendislerine göre, Erdoğan'ın katıldığı yemeklerde içki servisi yapılırsa bu sorun da çözülecek) yeni muhalefeti formatlama çabaları görülüyor. Muhalefetin adı yeni CHP mi olur, Blair'imsi bir üçücü yol arayışı mı? Parti ismi filan pek önemli değil. Burada esas yüzsüzlük, yıllardır 'her şeyin çok iyi' olduğunu yazan, televizyonlarda anlatan, hükümet yalakalığını erdem gibi sunan bir medyanın bugün utanmadan 'muhalefet yok' diye inim inim inlemesi.
Medya yıllardır, muhalefet etmeyi, ihanet etmek, diye sunuyor topluma. Muhalefet edilecekse de bunun belli kodlarını koyuyor, bunların dışına çıkanı hemen infaz ediyor.
Oylarını yüzde 60'lara doğru tırmandıran AKP'nin karşısına çıkacak muhalefetin kulağına küpe olsun. Muhalefetin kabul edilebilir olması için, muhalefet önce RTÜK'çü ve TÜSİAD'çı olacak. RTÜK'ü kesinlikle eleştirmeyecek. Hatta Türkiye'nin globalleşmenin saygın bir aktörü olması için RTÜK'e ihtiyaç duyduğunu söyleyecek.
Yatıp kalkıp, IMF politikalarına şükür edecek. Kalkınmanın pek çok yolu olduğunu düşünmeyecek.
'Her şey iyiye gidiyor' diye pazarlanan çarpık bir ekonominin ne kadar işsiz, ne kadar umutsuz ve yoksul insan yarattığını kesinlikle telaffuz etmeyecek.
Amerika'nın Irak politikasının tarihi bir adım olduğuna seçmenlerini inandıracak. Büyük Ortadoğu Projesi'ne dört elle yapışacak.
Kıbrıs'ta 'ulusal çıkarları koruyarak çözüm üretelim' demeyecek.
AB'ci olacak ama AB'nin esasını oluşturan 'kurallı toplum' yaratma noktasında ortalığı fazla kurcalamayacak. Kurcalamak demek medyadaki 'her şey iyi cuntasının' düzenini bozmak anlamına geleceği için bu konuda 'AB'ciyim' demek ve birkaç uyum yasası için paçaları sıvamak yetecek. Ama Avrupa'dan tarih alındığı takdirde müzakere sürecinin çetrefilli dönemini hangi kadrolarla, nasıl yapacağımızı hiç dillendirmeyecek. 'Aralık'ta gün almış olmak Avupa'ya girdik, yabancı sermaye vatanıma akıyor' marşını çalmak için yeterli olacak!
Bunları iktidar başarıyla uyguluyor. O zaman muhalefete gerek var mı?
Türkiye'de muhalefet olmanın tek yolu medyanın teveccühünden uzak kalmaktır.