YAYIN TARİHİ: 22.03.2007
Prof. İlhan Tekeli, "Temsili demokrasinin yarattığı muhalefet kalıpları nasıl aşılabilir?" başlıklı çalışmasında temsili demokrasinin "sıfır toplamlı bir oyun"a dönüştüğü ve sorun çözme kapasitesinin tıkandığı gerekçesiyle şunu önermişti: İktidarın ülkeyi yeniden oluşturma eylemine muhalefet de yeni bir anlayış inşa ederek katılmalı ve bu yolla kendi programını kısmen de olsa uygulayabilmenin koşullarını yaratmalı... (Bknz. geçen Salı yazım)
Öncelikle: İlhan Tekeli, her ne kadar evrensel geçerlilik savlasa da, özellikle Türkiye siyasetinin çözüm kapasitesini arttırmaya yönelik düşünmektedir. Çünkü, AB ve Türkiye'de temsili demokrasinin sorunları arasında, öze ilişkin, karşılaştırılabilir olmayan durumlar ve sorunlar vardır. Bu bakımdan, "teori" yi Türkiye'yi düşünerek eleştireceğim.
***
1) Tekeli, teorisini oluştururken, ülkenin temel anayasal özellikleri üzerinde bir sorunu ve tartışması olmayan "iktidar-muhalefet" varsayıyor. Oysa, bunlardan birinin farklı nitelikte bir cumhuriyet ve toplumsal düzen istemesi durumlarında"teori" işlemez. Nitekim, kısmen böyle bir durum yaşıyoruz. (Bazılarına göre bu durum yok, ama bir parti var olduğunu savunuyorsa teori zaten çöker.)
2) Eğer, sistemi ve toplumu kendi ideolojik (dinsel veya başka bir "ist" sel ve "izm" ) doğrultuda dönüştürmekte kararlı olan bir iktidarla, karşı görüşteki muhalefetin "çözüm ortaklığı" , sadece, iktidarın istekleri ve öngördükleri doğrultusunda gelişir. Eşyanın tabiatı gereği! Yani, teori, iktidarın kendi yolunda güçlenmesini, muhalefetin de ona yardımcı olmasını sağlar.
3) Tekeli'nin idealize ettiği "iktidar-muhalefet" anlayışı veya yapılanmasında ise, iktidarın bu oyunu iyi oynadığını varsaydığımızda, işlerin iktidar lehine tıkır tıkır işlediği bir durum ortaya çıkabilir; evet muhalefet belki "asgari programından"bazılarını gerçekleştirebilmektedir, ama "ikili" nin (müthiş) uyumu, iktidarın durmadan seçimleri kazanmasına yol açacak yeni bir "teorik durum ve problem" yaratır!
4) Teorinin öngördüğü ideal "muhalefet yapılanması" nda, seçmen, duygu-tepki-düşünce olarak hiç yoktur. ( Burhan Şenatalar'ın eleştirisi). Teori, uzun vadede seçmenin bu "yapıcı" muhalefeti takdir edeceğini ve iktidarla ödüllendireceğini varsaymaktadır! Yani teori aslında, tabanda yeni bir siyasi anlayış çalışmasını öngörüyor! Bir kitle partisi için bu "ölme eşeğim ölme" durumudur!
5) Tekeli'nin teorisi "Temsili demokrasinin yarattığı muhalefet kalıpları nasıl aşılabilir?" başlığını taşısa da, iktidar partisine de yeni bir rol veriyor: Meclis'te dayatmacı, ben yaparımcı olmamak, çatışmalı yasa tasarılarında oydaşma aramak... Zaten böyle bir "olgu" yoksa muhalefet sahaya tek başına çıkıyor demektir! O halde çalışmasına, "Temsili demokrasinin yarattığıiktidar ve muhalefet kalıpları nasıl aşılabilir" başlığını koymalıydı! Bu durumda teori, her iki tarafa da "sıfır toplamlı olmayan" oyun için yeni ahlaki davranış kalıpları önerici niteliğe bürünmektedir, ki bu durumda önerisi "siyaset teorisi"olmaktan zaten çıkar!
6) AKP, bugüne kadar hiç iktidarda görülmeyecek derecede kendinden olmayan herkesi ötekileştirici nitelikte icraat yapıyor. Ya benim, ya benim! Bazıları diyor ki, iktidara gelen herkes kadro politikası izler! Bu, AKP'nin pratiğinde sadece kısmen doğrudur! Böylesine, ülke çapında "bütüncül" ele geçirme harekâtını hiçbir parti yapmadı! Bu, iktidarın dinci, başkalaştırıcı niteliğinden geliyor.
7) Meclis'te işbirliği?! CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu iki örnek verdi. TÜBİTAK'ta iktidar hukuki açmaza girince, hukuksuz vekil Yetiş Hanım , Coşkunoğlu'nu davet ediyor, AKP'li Reha Denemeç ile kahvaltıda buluşuyorlar. Coşkunoğlu bir ortak TÜBİTAK yasa tasarısı hazırlamayı öneriyor. Kabul ediliyor, yeni tasarı hazırlanırken, Başbakanlık'tan (tabii ünlü, intihalci müsteşarca), başka bir yasa tasarısı gündeme sokuluyor. Olay bitiyor! İkinci örnek, bilişim yasası ile ilgili. Adalet Bakanıbilişimle ilgili hazırlanan bir yasa tasarısını Coşkunoğlu'na ortak çözüm için veriyor. Derken yine Başbakanlık'tan, bilişim suçları yaratan, internete sansür vb. gibi geri zekâlı başka bir yasa devreye sokuluyor!.
CHP her zaman AKP'nin art niyetiyle karşılaşıyor. CHP'nin katkılarının kabul edildiği de oluyor, ama bunlar genellikle "teknik" , önemi olmayan noktalarda!
Coşkunoğlu, Tekeli'nin teorisine çok haklı bir eleştiri getiriyor: "Siyaset Meclis'te iki takımlı futbol maçı değildir. Meclis'teki oyuna dışarıda ilgili herkesin katılması gerekir!"
AKP, ancak kitlesel protestoların dilinden anlayan, zoru görünce kuyruğunu kıstıran bir parti! Bu "niteliği" nden ileri geliyor. Üniversitelerle ilgili yasa tasarısını, büyük ayaklanma karşısında geçiremedi!
***
Tekeli, teorisini Tarih Vakfı ve TÜBA 'da üstlendiği işlerde "test" ediyor. Tarih Vakfı, en önemli projesi olan İstanbul Müzesi'nden ve Darphane'den dışlanmanın eşiğinde, kapının önüne konmuş durumda! Belki sonuçta bir minik rolü, vakfa lütfedecekler!
Tekeli'nin teorisi, Türkiye pratiğinde, AKP'nin niteliğini kavramaktan uzak! Bir "ahlaki hayal" kuruyor!
Ama Tekeli, şüphesiz iyi niyetle, Türkiye'nin yararına bir politika düzeni arayışı içinde. Teorisinde dikkate değer saptamalar var. Gerçekten Tekeli de teorisiyle yeni bir muhalefetin inşası için bir tartışma başlatmayı amaçlıyor.
O halde, bunu tartışmayı ve "teoriye katkı" yı, Türkiye'de muhalefet nasıl inşa edilmeli konusuyla Pazar yazısında sürdürelim...