YAYIN TARİHİ: 07.08.2008
http://yenisafak.com.tr/yorum/?t=07.08.2008&i=99388
Başörtüsü yasağının kaldırılmasını koşulsuz destekleyen postmodern kanat, sorunu içerden anlarken; çekinceli destekleyen yeniden modernleşmeci kanat uzaktan nötr gözlem yapmayı yeğliyor. Ayrışma buradan kaynaklanıyor.
Başörtüsü yasağının AK Parti-MHP uzlaşısıyla kaldırılması üzerine yapılan son günlerdeki derin tartışma, yasağa karşı olanlarla yasağın devam etmesini talep edenler arasındaki ayrılığı keskinleştirmedi. Yasağa karşı olan, bugüne kadar birçok meselede yan yana duran demokratlar ve özgürlükçü solcular arasında çok daha önemli bir ayrışma ortaya çıkardı. Tartışmanın birinci tarafında Etyen Mahçupyan, Ferhat Kentel, Erol Katırcıoğlu ve Ali Bayramoğlu yer alırken, diğer ikinci tarafta Ahmet İnsel, Cengiz Aktar, Hasan Bülent Kahraman, Fuat Keyman, Mithat Sancar konumlandı.
"AKP türban meselesini böyle çözmeye çalışacağına, geniş bir demokratikleşme paketi içinde ele alabilirdi" diyen ikinci taraf muhtıra yiyen İslami gelenekten gelen AK Parti hükümeti olduğundan, 27 Nisan zamanında da demokratlık sınavında sendelemişti. Birinci kanat 28 Şubat ve 27 Nisan süreçlerinde olduğu gibi "Ne darbe, ne darbe" derken; ikinci kanat "Ne darbe, ne şeriat" demişti. Şimdi de yasağı kaldıran aktör yine AK Parti olduğu için sendeliyor; "hem laiklik, hem özgürlük" söylemi etrafında bir araya geliyorlar.
Bu iki kanadı ikiye ayıran temel eksen aslında moderniteye ve dolayısıyla laikliğe ve dine bakış açılarıdır. Nitekim Nisan 2005'te Bilgi Üniversitesi'nde TÜSES'in düzenlediği kapalı bir toplantıda, ilk kanattaki dördü ile ikinci kanattan Fuat Keyman arasında cereyan eden tartışma tam olarak modernite üzerineydi. O salonda yapılan tartışma bugün kamusal alana taşınmış durumda.
YENİDEN MODERNLEŞMEYE EVET Mİ HAYIR MI?
Birinci kanat, toplumları homojenleştiren, kitleselleştiren, farklılıkları törpüleyen, ortaya koyduğu ütopyalarla insanlığı manipüle eden modernitenin krize girmekten öte çöktüğü, yeniden üretilemeyeceği ve üretilmemesi gerektiği kanaatini taşıyor. Bu birinci kanada göre, modernitenin sunduklarından daha geniş ve daha ahlaki temellere oturan farklı toplumsallıklar, öznellikler, özgürlükler tahayyül edilebilir. Bu ise, modernitenin rölativist ve otoriter zihniyetlerinden kurtulup, demokrat zihniyet içinden konumlanmayla mümkün diyor birinci kanat. Bu kanada kabaca postmodern (postmodernist değil) denebilir.
İkinci kanat, krizde olan modernitenin daha demokratik yollarla yeniden üretilmesi gerektiği ve modernitenin bitmemiş bir proje olduğu kanaatinde. Dolayısıyla hâlâ modernitenin temel aksiyomlarından kopmuş değiller. Bu kanada yeniden modernleşmeciler ya da geç-modernleşmeciler demek mümkün.
Bu modernite anlayışındaki farklılaşmanın bir türevi olarak, birinci kanat ile ikinci kanadın kültür-kimlik anlayışları da farklılaşıyor. Birinci kanada göre, kültürler sınırları olan adacıklar değildirler ve melezdirler. Sürekli iç içe geçerek, birbirleriyle konuşarak daha da melezleşirler.
Birinci kanadın bu interkültürel anlayışına karşın ikinci kanat, kültürlerin sınırları olduğunu ve ancak aralarında liberal sözleşmelerle bir arada yaşayabileceklerini varsayan çok kültürcü anlayışa sahiptir.
Kültür konusundaki bu anlayış farklılıkları, tarafları kültürel, toplumsal grupları nasıl çalışmaları gerektiği konusunda da farklılaştırıyor. Birinci kanat, çalışılan toplumsal grupların içine girerek, onlarla empati yaparak, içeriden anlayarak, girerek, onların dilini kullanarak çalışılması gerektiği kanaatinde. Bu kanaate göre, soğuk, nötr, tarafsız sosyal bilim çalışması mümkün ve anlamlı değil. İkinci "yeniden modernleşmeci" kanada göre ise, bilim uzaktan, mesafeli, nötr gözlemlerle yapılmalı.
İÇERİDEN Mİ DIŞARIDAN MI BAKIŞ
İşte başörtüsü meselesindeki ayrışma da ilk olarak burada başlıyor...
Postmodern birinci kanat, başörtülülerin anlam dünyalarına girmeyi, onları içerden anlamayı, çözümleme çabası sırasında "başörtülüleşerek", Müslümanlaşarak anlamayı yeğlerken; ikinci kanat eldeki aksiyomlarla dışarıdan, nötr gözlemlerle çözümleme taraftarı.
Buradan hareketle de ikinci kanat, başörtülülerin niye başörtüsü taktıklarından bihaber, onları sahiplenmeyen soğuk bir bakışla, başörtüsü yasağına karşı.
Birinci kanat ise, daha içerden, daha sıcak bir bakışla başörtülülerin kamusal aktiviteleri yerine getirirken aynı zamanda pekala dini vecibelerini de yerine getirebilmeleri gerektiğini söylüyor.
Mesela birinci kanat "başörtüsü" derken; ikinci kanat "türban" demeyi tercih ediyor.
Başörtüsü tartışmasındaki bu ayrışma, ayrıca modernite perspektifindeki farklılaşmadan ileri gelen din-bilim-laiklik ilişkisindeki konumlamadan besleniyor.
İkinci kanat, hâlâ bilimin dinden üstün olduğunu, bilimsel gelişmeyle dinin etkisinin en azından bireysel ve kültürel düzlemde sabitleneceğini varsayıyor. Birinci kanat ise, bugün bilimin dini, dinin de bilimi reddetmediği kanaatinde. Bu bakışa göre din ile bilim arasında birbirlerinin yerini almaya yönelik bir çatışma da yok. Tam tersine din de, bilim de, birbirleriyle konuşarak, birbirlerini anlayarak, tartışarak, birbirlerini geliştiriyorlar artık...
HİZMET ALAN-VEREN AYRIMI
Buradan hareketle, yeniden modernleşmeci ikinci kanat kamu hizmeti alanlara başörtüsü yasağı uygulamasına karşı çıkarken, hizmet verenlere başörtüsü serbestliğinin tarafsızlığı zedeleyeceği kanaatinde.
Postmodern kanat ise, farklılaşan bilim-din anlayışından hareketle, başı açıklığın kimlikler üstü, nötr bir pozisyon olmadığını, tarafsız hizmet vermek için ille de başı açık olmak gerekmediğini, bunun otoriter zihniyet içinden üretilen bir fikir olduğunu; hizmet verirken başı açıklığı şart koşmanın dindarlara/Müslümanlara yönelik bir tür oryantalizm olduğunu savunuyor.
Buranın bir adım sonrasında ise, birinci kanat "din dışına çıkmadan, din içerisinden sekülerleşmenin" mümkün olduğunu söylerken; ikinci kanat sekülerleşmeyi din dışına çıkmaya, dinle araya mesafe koymaya indirgemektedir.
Tam bu sebepten ötürü de, ikinci kanatta, AK Parti'nin/dindarların siyasi eylemlerine, söylemlerine hâlâ önyargılı, çekinceli bakma eğilimi var. Çünkü yeniden modernleşmecilere göre, sert tepeden modernleşmeciler kadar olmasa da, dindarlar geridirler, muhafazakardırlar ve değişmezler...
Modernitenin epistemolojisine paralel olarak, nispeten daha belirli ve kesin, planlı, gelecek merkezli siyaset tasarımlarından dolayı ikinci kanat, siyasi pozisyonlarını karşı tarafın pozisyonlarına göre belirlemekte. Belirsizliği, karmaşayı, sürekli farklılaşmayı veri kabul eden ve ucu açık tartışmalar üzerine kurulu bir "süreç odaklı" siyaset tasavvur eden birinci kanat ise, ahlaken alması gerektiğini düşündüğü pozisyonunu karşı tarafın pozisyonundan bağımsız olarak belirlemekten çekinmiyor. Yani moderniteye olan bakış farklılığı, tarafların ötekileriyle kuracağı ilişkiyi de belirliyor.
İşte bu ayrışmanın modernite üzerinden, kaba genellemelerle zihniyet haritası böyle...
* Demokrat Fikir Topluluğu