YAYIN TARİHİ: 23.01.2009
Türkiye Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Vakfı TÜSES’in düzenlediği “Yiğit Gülöksüz’e Armağan” toplantısının ana teması yerel yönetimlerdi.
Geçen cumartesi Bahçeşehir Üniversitesi’nde yapılan toplantıda Prof. İlhan Tekeli, geçmişte yol-su-elektrik vaadeden belediye başkanlarının, artık “yaşanabilirlik kalitesi” vaadetmek durumunda olduklarını söyledi. Yerel yönetimlerin kalitesinin, orada yaşayanların ne ölçüde katılımını sağladığıyla belirlendiğine dikkat çekti. Yönetimden yönetişime geçmenin önemini vurguladı.
TÜBİTAK için 14 ilde araştırma yapan Koç Üniversitesi öğretim üyelerinden Prof. Fuat Keyman, çalışmalarını tamamladığı 12 ilin sonuçlarından yola çıkarak, sosyal demok-ratların gerek Avrupa’da, gerekse Türkiye’de en önemli hatalarının, kentlere yerel ölçekte bakmak olduğuna işaret etti. Kent kimliğinin, yurttaşlarına bağlı olarak yeniden tanımlanması gerektiğini belirten Keyman’a göre çözüm, “Küreselleşme yoluyla kenti yaşanır kılmak.” Küreselleşme - devlet - kent yerine küreselleşme - kent - devlet formülünü hayata geçirmek. Bu görev de belediye başkanlarına düşüyor.
Saydam yönetim
Ardından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve Eskişehir Belediye Başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen’i dinlerken, sosyal demokrat belediyeciliğe özlemimiz depreşti. Son darbeyi ise toplantıya Ankara’dan telekonferansla katılan CHP’nin Ankara Belediye Başkan Adayı Murat Karayalçın vurdu:
“- Büyükşehir belediye başkanı ve üst düzey belediye yöneticileriyle ailelerinin servet beyanlarını, her yıl internet üzerinden yayınlayacağız.
- Belediye Meclisi toplantıları, belediyenin yatırım kararları, ihaleler ve harcamalar internet üzerinden, radyo ve TV kanallarından duyurulacak.
- İmar planları da internet üzerinden izlenebilecek.
- AKP mahalle temsilcileri oluşturarak, muhtarları devre dışı bıraktı. Oysa yerel yönetimler için muhtarlık kurumu çok önemlidir. Muhtarlara, belediye projelerini gözetim görevi vereceğiz. Ayrıca muhtarlar, Belediye Meclisi toplantılarına katılacak ve mahallesiyle ilgili bir konu görüşüldüğünde kürsüye çıkıp konuşacak.”
Ah Obama aaaah!
Özellikle biz kadınlar, Amerika’nın yeni Başkanı Barack Obama’nın her adımını ilgi ve heyecanla izleyip, kolaylıkla umutlanıyoruz ya... Obama’nın ilk iş günündeki icraatlarını duyunca, Karayalçın’ın Ankara’yı kısa sürede kasabalılıktan kurtarabileceğine ilişkin umutlarım yeşeriverdi.
Obama, ilk iş gününde Guantanamo işkence üssünün kapatılacağı vaadini hayata geçirecek ilk adımı attı; davaları 120 gün süreyle dondurdu. İlk telefonu Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’a etti.
Etik düzenlemeler kapsamındaki ilk kararnameyle, Beyaz Saray üst düzey çalışanlarının maaşları donduruldu; eskiden lobi faaliyetlerinde bulunanların hükümette çalışmalarıyla ilgili kurallar katılaştırıldı.
Şeffaflık vaadinin ilk adımı olarak kendi deyimiyle “Beyaz Saray’a fazlasıyla hâkim olan sır ve gizemi” noktaladı: “Bilgi saklanacaksa, bu ben öyle istediğim için değil, ayrı bir kurum bunun anayasal dayanağı olduğunu doğruladığı için saklanacaktır.”
Obama yapıyor; Karayalçın da yapacak.